NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْمَلِكِ
بْنُ شُعَيْبِ
بْنِ
اللَّيْثِ
قَالَ
حَدَّثَنِي
أَبِي عَنْ
جَدِّي ح و
حَدَّثَنَا
حَجَّاجُ
بْنُ أَبِي
يَعْقُوبَ
قَالَ
حَدَّثَنِي
حُجَيْنٌ
قَالَ
حَدَّثَنَا
اللَّيْثُ
عَنْ عُقَيْلٍ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ
سَالِمٍ عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ أَنَّ
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَدْ كَانَ
يُنَفِّلُ
بَعْضَ مَنْ
يَبْعَثُ
مِنْ
السَّرَايَا
لِأَنْفُسِهِمْ
خَاصَّةَ
النَّفَلِ
سِوَى قَسْمِ
عَامَّةِ الْجَيْشِ
وَالْخُمُسُ
فِي ذَلِكَ
وَاجِبٌ كُلُّهُ
İbn Ömer'den demiştir
ki:
Rasûlullah (s.a.v.)
(düşman üzerine baskın yapmak üzere) gönderdiği seriyyeler içerisinden bazı
kimselere ordunun genel olarak hissesine düşen pay'ın dışında özel olarak nefel
verirdi. (İbn Ömer dedi ki): Ancak (ganimet payı ile nefelin) her ikisinin de (verilmesinden
önce) humus (un ganimetlerden çıkarılması) gerekir."
İzah:
Bilindiği gibi
"nefel" gazilere ganimet hissesinden fazla olarak verilen mükafattır.
Humus: Yoksullara,
muhtaçlara ve yolculara verilmek üzere ganimetten ayrılan beşte bir mikdardır.
Bu husus Elimize geçen ganimetin beşte biri Allah'a, Peygambere, onun
akrabalarına öksüzlere, yoksulara ve yolculara aittir.” (Enfal 41) ayet-i kerimesine dayanmaktadır.
2741 numaralı hadis-i
şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi Mekke'nin fethinden önce hicretin
sekizinci senesinde Şaban ayında, Ebû Katade başkanlığında Necid
taraftarlarına baskına giden bu akıncı birliğine dağıtılan ganimet malları ile
nefel olarak verilen mükafatların hepsinin seri yy e kumandanı Hz. Ebû Katade
tarafından mı yoksa Hz. Peygamber tarafından mı veya birinin kumandan
tarafından da diğerinin Hz. Peygamber tarafından mı verildiği hususundaki
rivayetler oldukça farklıdırlar. Nitekim tercümesini sunduğumuz ve mevzuumuzu
teşkil eden 2745 ve 2746 numaralı hadislerde ganimetlerin kimin
bölüştürdüğünden hiç bahsedilmeyip, sadece Hz. Peygamberin nefel olarak
verdiği mükafattan bahsedilirken, 2743 numaralı hadis-i şerifte de nefelin
kumandan tarafından ganimetlerin de Hz. Peygamber tarafından dağıtıldığı ve
seriyyeye iştirak eden askerlerden herbirinin eline toplam olarak onüç deve
düştüğü ifade edilmektedir. Bir başka ifadeyle rivayetler arasındaki
ihtilafları bu hadis-i şeriflerde de görmek mümkündür. Ancak konumuzu teşkil
eden 2744 numaralı hadis-i şerif rivayetler arasındaki ayrılıkları
uzlaştıracak niteliktedir.
Bu hadis-i şerifte
ganimetlerin ve nefel olarak verilen mükafatların aslında seriyye kumandanı
tarafından dağıtıldığı ve Hz. Peygamberin de onun bu uygulamasını tasdik ve
takrir ettiği ifade edilmektedir. Bu ifade gerek ganimetlerin gerekse
nefellerin hem seriyye kumandanının hem de Hz. Peygamberin eliyle dağıtıldığı
anlamına gelir ki, bu mevzudaki rivayetlerin hepsim de uygun düşer.
Ayrıca bu hadisler,
sözkonusu seriyyenin elde ettiği ganimetlerin tüm ordu mensupları arasında
değil sadece seriyyeye katılan onbeş kişilik askerler arasında dağıtıldığını
ifade etmektedirler. Bu durum, bazı rivayetlerin kafalarda doğurmuş olduğu
"Acaba bu seriyyenin elde ettiği 200 deve 4000 kişilik ordu mensubu
arasında dağıtıldığı halde nasıl olup ta herbirine oniki-şer deve
düşüyor?" şeklindeki sorulan kafalardan sildiği gibi bu sorulara cevap
aramaya da ihtiyaç bırakmıyor.
Ayrıca 2746 numaralı
hadis-i şerifte ganimetler dağıtılmadan önce ganimetlerde bulunan Allah'ın ve
peygamberin hakkı olan beşte bir (humus) un ganimetlerdan çıkarıp ayrılması
icabettiği ifade ediliyor.
Avnu'l-Ma'bûd yazan
el-Azimabadî'nin açıklamasına göre ganimetlerden öncelikle humus ayrılır sonra harpte
fevkalade yararlılıklar gösterecek olanlara vadedilmiş olan nefel ayrılır.
Daha sonra da kalan ganimetler usulüne göre gaziler arasında paylaştırılır.
Mezhep imamlarının bu mevzudaki görüşlerini 2737 numaralı hadis-i şerifin
şerhinde açıkladığımızdan burada bu kadarla yetiniyoruz.